Beni Terk Etme; Jacques Brel!

Belki de dünyanın en ünlü aşk şarkılarından birine, üç gencin dokuz yıl önce yaptıkları bir parodi "Bana Kitap Al" yeri yerinden oynatmıştı.

4 milyon tık
 Daha doğrusu kahkahalarımızla biz oynatmıştık yeri. Başka videoları da var isterseniz. Tabii o zamanlar ben bu şarkılara katıla katıla gülerken, gerçek  anlamlarını düşünme girişiminde bulunmamıştım hiç. Kader Fransız Şarkıları dersinde yine yakaladı beni. Bu sefer anlamlarını öğrenirken, bir yandan da istemsiz olarak kikirdiyordum. Allah'tan öğretmen anlayışlı da bir şey demedi. Hatta üzerine bir de bu yapmış olduklarının parodi, imitasyon olduğundan bahsetti. Tabii bilmiyor ki bu kelimeleri tanıyorum. Bilmiyor ki Türkçe Fransızca'dan 4000 kelime almış ve kullanıyor.

      Neyse bu sefer şarkım için bir tercüme buldum ve onun üzerinde bir iki minik değişiklik yaptım. Tabii şarkı bilindik olunca seslendireni de, çevireni de çok olmuş. Ama bu Jacques Brel'in şarkısı. "Ne me quitte pas" piyanisti Gérard Jouannest ile birlikte 1959'da yazıp, bestelemişler.


                             
      Bu da şarkının orijinali


Ne me quitte pas 
Il faut oublier 
Tout peut s'oublier 
Qui s'enfuit déjà, 
Oublier le temps 
Des malentendus 
Et le temps perdu 
A savoir comment 
Oublier ces heures 
Qui tuaient parfois 
A coups de pourquoi 
Le cœur du bonheur 
Ne me quitte pas 

Moi je t'offrirai 
Des perles de pluie 
Venues de pays 
Où il ne pleut pas 
Je creuserai la terre 
Jusqu'après ma mort 
Pour couvrir ton corps 
D'or et de lumière 
Je ferai un domaine 
Où l'amour sera roi 
Où l'amour sera loi 
Où tu seras reine 
Ne me quitte pas 


Ne me quitte pas 
Je t'inventerai 
Des mots insensés 
Que tu comprendras 
Je te parlerai 
De ces amants là 
Qui ont vu deux fois 
Leurs cœurs s'embraser 
Je te raconterai 
L'histoire de ce roi 
Mort de n'avoir pas 
Pu te rencontrer 
Ne me quitte pas 

On a vu souvent 
Rejaillir le feu 
de l´ancien volcan 
Qu'on croyait trop vieux 
Il est paraît-il 
Des terres brûlées 
Donnant plus de blé 
Qu'un meilleur avril, 
Et quand vient le soir 
Pour qu'un ciel flamboie 
Le rouge et le noir 
Ne s'épousent-ils pas 
Ne me quitte pas 

Ne me quitte pas 
Je ne vais plus pleurer 
Je ne vais plus parler 
Je me cacherai là 
A te regarder 
Danser et sourire 
Et à t'écouter 
Chanter et puis rire 
Laisse-moi devenir 
L'ombre de ton ombre 
L'ombre de ta main 
L'ombre de ton chien 
mais, Ne me quitte pas 
Ne me quitte pas 



Terk etme beni 
Unutulmalı, 
Her şey unutulabilir, 
Geçip giden her şey… 
Unutmalı: 
Geçen yanlış anlaşılmalarla, 
Yitip giden zamanı. 
Ve zaman kaybedilir: 
Anlamaya çalışmakla, 
Geçen o saatleri.. 
Ki zaman zaman, 
"niçinler" öldürür 
Kalplerdeki mutluluğu… 
Terk etme beni… 

Bense inci gibi yağmur taneleri sunacağım 
Yağmur yağmayan ülkelerden getirilmiş. 
Yaracağım toprağı, 
Ölümümden sonrasına kadar, 
Sarmalamak için bedenini, 
Altın ve ışıkla. 
Sana bir ülke vereceğim: 
Sevginin kral olacağı, 
Sevginin kural olacağı, 
Ve senin kraliçe olacağın. 
Terk etme beni 

Terk etme beni 
Delice sözler yaratacağım, 
Sadece senin anlayabileceğin. 
Sana,oradaki 
Sevenlerden bahsedeceğim, 
İki kez kalplerinin yanmaya başladığını gören, 
Sana rastlayamadığı için ölen, 
O kralın öyküsünü anlatacağım. 
Terk etme beni 

Biz sıkça görürüz 
Eski bir volkandan alev fışkırdığını.. 
Çok eski olduğunu sandığımız. 
Bazen bunun gibi, 
Yanmış topraklar 
En verimli nisandan,daha çok ürün verebilir 
Ve akşam olurken
Yanan bir gökyüzü için
Kızıl ve siyah 
Birleşmez mi onlar?
Terk etme beni 

Terk etme beni 
Artık ağlamayacağım, 
Artık konuşmayacağım, 
Bir tek burada saklanacağım 
Senin dans edip gülümsemeni, 
Görmek ve
Şarkı söylemeni ve gülmeni 
Duymak için. 
Bırak olayım: gölgenin gölgesi, 
Elinin gölgesi, 
Köpeğinin gölgesi, 
Terk etme beni.

Bu şarkı annelerimize gelsin. En çok onlar hak ediyor. Onları çok seviyoruz. Anneler Gününüz kutlu olsun!


      Kısaca adamcağızın hayatından da bahsedeyim. 1929'da  Belçika da doğmuş; 1978'de Fransa'da ölmüş.

      Bu da biraz fazla kısa oldu sanki:) Jacques Brel 1929'da  Belçika da doğmuş; 1978'de Fransa'da ölmüş. Jules Verne ve Jacques London*'nın kitaplarından da ilham alarak 15 yaşında yazmaya başlamış. 18-24 yaşındayken ailesinin firmasında çalışmış.1950 yılında Therese Michielsen ile evlenmiş. Chantal, France ve Isabelle adında üç kızları olmuş. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen şarkı söylemeye başlamış. (Babaaa sus artııık, yeteer!) Neyse ki onları dinlememiş ve sonunda oldukça tanınmış bir şarkı sözü yazarı ve şarkıcı olmuş ve film sektöründe de yer almış. Anne- babasını kaybettikten sonra tarzı biraz değişmiş. "Amsterdam" şarkısı bu hüzünlü dönemine denk geliyor. Ondan da biraz bahsetmek istiyorum. Adam tek şarkılık adam değil yani. Bütün şarkıları efsane!!


Adam şarkıyı söylerken resmen insanın kalbi eriyor. İnsan sözleri anlamasa da bu kadar duyguyu anlamamak için hem kör hem sağır hem kalpsiz olmak lazım; ki o da kolay değil. Sözleri biraz ağır, denizcilerden bahsediyor ve tüm hayatlarını neredeyse tüm ayrıntılarıyla paylaşmış. Hayat kadınlarıyla ilişkilerinden, geğirip, pantolonlarının önünü çekmelerine kadar. Bu yüzden halk ilk başta yadırgamış olmasına rağmen zamanla alışmış ve onun en ünlü şarkılarından biri olmuş. Şarkıda denizcileri normalleştirip, sıradan bir insan gibi göstermesinin yanı sıra son mısralarda onları tanrılaştırması da dikkat çeken unsurlardan.

      Yazıma bir de eğlenceli bir şarkısıyla son vermek istiyorum. La valse à mille temps, Ne me quitte pas şarkısından sonra çıkan şarkısı. Ayrıca bu dönem üçüncü kızlarının doğduğu döneme de geliyor.

 Sanırım üç çocuk şart!!

Ya bi' de beş yapsaymış ne olurmuş merak ediyorum.

      Sonra da akciğer kanserinden göçüp gitmiş. O kadar içli söyleye söyleye ciğerleri tüketmiş. Tabii sigaradan da olabilir bilemiyorum.

*İkisine de bayılırım. Adam burada dikkatimi çekti. Yoksa "Ne me quitte pas" falan yalan

10.05.2015, Albertville

Yorumlar

Popüler Yayınlar