Havadan Sudan
Herkese Kucak Dolusu Merhabalar (iğrençliğim üzerimde sevgi pıtışları),
1- Birinci sebep okul. Çok çalıştığımdan değil; ama yine de gitmek, arada bir ödev yapmak gerekiyor.
Ödevsiz bir dünya hayal edin!
Kahvaltıya geldiklerinde şok olan yüzlerini görmek, paha biçilemez elbette.
Tüm yorgunluk gidiyor. Biz kahvaltı bekliyorduk, sen ziyafet hazırlamışsın, diyorlar. E Türküz biz oolum, bizde böyle. Bi' dönem misafirlerle debelendim. Sonra baktım olmuyor, yoruluyorum falan o işleri bıraktım.
Tam fıkra gibiyiz yeminle.
4- Dördüncü ve en önemli sebeplerimden biri, blogun bir şeylere yaradığını görmeye başlamış olmam. Hiç tanımadığım iki kişiden mesaj aldım. Çok motive edici bir şey. Ve biriyle görüşmeye bile başladık. Ay çok heyecanlı hihi. Türk arkadaşım mı oluyor ne burada? Demek ki okunuluyormuş yazdıklarım:)) Ne mutlu bana!!
Sizi daha motive görmek istiyorum. Daha çok okur demek, daha çok arkadaş demek. Daha çok daha çok, hep bana hep bana...
Bu arada yukarıdaki görseli ararken bulduğum şeye bakın. Çok iyi denk düşmemiş mi:)?
5- Sizi özledim, yazmayı özledim. Resmen kafam yazacaklarımla doldu ve taşıyor. Sonra sıkıntı veriyor bu taşma durumu.
6- Belki siz de beni özlemiş olamaz mısınız?
Bu kadar olmasa da, belki birazcık?
8-Türkiye'de son saatlerde bir facia yaşanmamış olmasını da fırsat bilerek yazıyorum. Bu durumlarda zaten insanın bir şey yazası gelmiyor. Ki benim amacım hebele hübele konularda yazıp kendimi, mümkünse de sizi eğlendirmek olduğundan, cani cinayetler, yenilen milyon, milyar dolarlar, haksızlıklar, hukuksuzluklar olmadığından yazamıyorum kardeşim olmuyor.
Bu yazımda serbest olacağım. Konulu değil bu seferki (ay çok güldüm kendime). Görüşmeyeli siz neler yaptınız siz de paylaşın anacım birazcık. Böyle solo takılmak çok keyifli değil. Yine de idare ediyoruz. Örneğin radyoyu açıyorum. Bütün gün onu dinliyorum. Kendi kanalımı da sadece bir kaç gün önce bulmuş olmam da ayrıca acıklı. RTU diye bir radyo. 89.8 de çıkıyor. Lyon'daysanız buyurun birlikte dinleyelim. Sabit bir tarzı yok. Az önce etnik müzik çalarken, şimdi de house müzik mi denir, ondan çalıyorlar. Türkiye'de olsa araya da bir İbrahim Tatlıses attırırlardı kesin. Tam bana göre:)))
O değil internetten de dinleyebilirsiniz. http://rtu.fm/
Hediyelerim
Kızlarla yapılan günlerden birinde Çin mantısı yapmayı öğrendim. Bizimkinden neredeyse hiç bir farkı yok. Sadece oldukça büyükler. Bardak ağzı büyüklüğünde hamurlara dolduruyorlar içini.
İç olarak da kıyma kullanıyorlar. Ya da yumurta ve karides. Çin lahanası da vardı. Hangisi hangisinin içindeydi tam hatırlamıyorum; ama bütün kombinasyonlar mümkün bence. Onlar da öyle söylediler zaten. Kafana göre takılabilirmişşsin. Baharat olarak da yine kafana göre takıl metodu. Pişirme kısmı içinse; kaynamış suya atıyorlar mantıları. Su tekrar kaynamaya başladıktan sonra birazcık soğuk su katıyorlar. Tekrar kaynamasını bekliyorlar. Sonra iki defa daha tekrarlıyorlar bu işlemi. Böyle olunca pişmiş oluyormuş. Aslında pişme zamanını tam bilemedikleri için sanırım. Çin mantısı tarifi de verdim hadi yine iyisiniz.
Son zamanlarda takı yapmaya merak saldım. Saldım da ne oldu. 4 rue Gentil de harika bir dükkan var. Marchande de Couleur mü ne.
İncik, boncuk hıaaa!!
Allah'ım cennet gibi bir yer. Adı gibi rengarenk. Her şey düzenli, tertemiz. Yerler bile dizayn. Ama fiyatları bir görmeye görün. Ya da hiç görmeyin. Bizim 100gramı 50 kuruş olan şeyi onlar tanesi 50 santime satıyorlar. Hadi len oradan, dedim ve çıktım. Ama aklım orada kaldı. Bir zincir gördüm, metresi 24€. Ühüüüü istiyom istiyom. Ne yapacağımı bilmiyorum ama istiyorum. Takı yapmaktan herhangi bir şey anlamasam da istiyorum. Para biriktirip o zinciri alacam. "Benim olacak fıstık, vurucam kırbacı vurucam kırbacı."
Okulla birlikte Modern Sanatlar dersi için bir modern sanat sergisine gittik. Confluence'ın tam karşısındaki Region Rhone-Alpes sergi alanında yılda en az iki üç sergi olur. Biz de nerede beleş oraya yerleş mantığıyla her sergiye gidiyoruz işte. Vaktiniz varsa tavsiye ederim.
Modern sanat denince illaki çirkin olması gerekmiyor. Bakın şirin şeyler de var!
Ödevimi hazırlamak için seçtiğim parça.
Sonracııma çokk güzel Fossil bir saatim vardı. Son zamanlarda da pek çok kişinin kolunda görmüştüm. İnstagram hesabımdan da bahsettiğim gibi kordonu mahfoldu ve garantisi bile dolmadan pili bitti. Resmen foss çıktı.
Kordon için 25, pil için 35€ istiyorlar. Saatin kendisi zaten 90€. Ben böyle mantığın taa. Ondan önce kullanmış olduğum Casio saatim hala tıkır tıkır çalışıyor. Dalış bile yaptım ben onunla yaa. Yaşasın Casio! Kahrolsun Fossil!!
Doğum günümde aldığım hediyelerden bir tanesi de daha önce bahsetmiş olduğum arkadaşım Thang'tan. Bodur gül almış bana. Kendisi de çiçek böcekle uğraştığı için güzel olmasının yanında anlamlı da bir hediye olmuş. Ancak ilk hafta sulamayı beceremediğim için (haftada bir kere sulanıyor) neredeyse kurumuştu. Sonradan olayı kavradım ve kurtardım çiçeği. Taze yapraklar verdi ve bir kaç dakika önce keşfettiğim bir de tomurcuğu var. Ne kadar mutluyum, anlatamam:))
Neredeyse öldürüyordum bu güzelliği:(
Bir daha ki yazım batıl inançlar üzerine olsun mu? Olsun, diyorsanız mesaj atın. Olmasın, diyorsanız da yapacak bir şey yok, sizi dinleyeceğimi pek sanmıyorum. Ama yine de mesaj atabilirsiniz.
14.04.2015, Lyon
Kuzuyu babası uyuturken ben de seni bir çırpıda okuyuverdim.sen yeter ki yaz ne olsa okurum.bir dost
YanıtlaSilCanım bir dost'um benim. Çok öpüyorum, çok kolaylıklar. Eşine selamlar. Bidiği de öp. Bu arada halan dönmüştür herhalde?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil